Yenilik Kavramı Etrafında Tartışmalar

Yenilik Avrupa Patent Sözleşmesi üzerinde tartışma yapılacak olursa Md. 54(1)’de bir buluşun tekniğin bilinen durumuna dahil olmaması hali olarak nitelendirilmiştir. Tekniğin bilinen durumu Md. 54(2)’den hareketle yazılı veya sözlü olarak, kullanım yoluyla ya da herhangi başka bir biçimde kamuya açılmış her türlü bilgiye dayanabilir. Bu tanımın son derece geniş olduğuna not düşülmelidir.
Yenilik Avrupa Patent Sözleşmesi üzerinde tartışma yapılacak olursa Md. 54(2)’den hareketle yazılı veya sözlü olarak, kullanım yoluyla ya da herhangi başka bir biçimde kamuya açılmış her türlü bilgiye dayanabilir. Avrupa Patent Ofisi’nin İnceleme Kılavuzu bu tanımın genişliğini örneklerle açıklamaktadır. Buna göre söz konusu tanım örneğin coğrafi konumdan bağımsızdır. Dolayısıyla Almanya ya da Uruguay menşeli bir kanıt bir patent başvurusunun yeniliğine karşı kullanılabilir. Aynı şekilde kamuya açılan bilginin dili (Türkçe veya Fince), bilginin kamuya açılma şekli (bir konferansta, Internet üzerinden veya patent yayınıyla) ve bilginin yaşı (60 yıllık bir patent yayını veya 3 yıl eski bir röportaj) önem arz etmez (EPO İnceleme Kılavuzu G-IV, 1).
Tekniğin bilinen durumundaki belgelerin bir patent Avrupa başvurusunun yeniliğine karşı kullanılabilmeleri için incelenebilir nitelikte olmaları gerekmektedir. İncelenebilirlik yenilik incelemesinde yeniliğe karşı kullanılacak özelliklerin tespit edilebilmesi anlamına gelir. Söz konusu teknik özelliklerin incelenmesi gözle görülür özelliklerin tespit edilmesi şeklinde olabileceği gibi örneğin ancak özel laboratuar testleri yardımıyla yapılabilecek türden olabilir. Önceki teknik sınıfında değerlendirilen unsurların yazılı belge olmaları halinde bu inceleme daha net olmakla birlikte örneğin bir ürünün piyasaya sunulması veya bir fuarda sergilenmesi durumlarında inceleme sonuçları farklılıklar gösterebilir (EPO İnceleme Kılavuzu, G-IV, 7.2.1).
Piyasada yer alan bir ürünün dışsal özellikleri kamuya açılmıştır ve bir patent başvurusunun yeniliği aleyhine kanıt olabilir. Bir ürünün ticari olarak piyasaya sunulması toplumun söz konusu ürüne ait tüm teknik bilgilere sahip olması anlamına gelir. Bazı durumlarda söz konusu ürünün dış görüntüsü tüm teknik özelliklerini açığa vurmayabilir ve ancak özel laboratuar analizleri sonucu kimi bilgiler elde edilebilir olabilir. Örneğin bir kompozisyonun içeriğindeki katkı maddeleri ancak laboratuvar testleriyle anlaşılabilir olabilir. Bu durumda bile söz konusu özelliklerin tamamıyla kamuya açıldığı kabul edilir. Çünkü herhangi bir kimsenin ürünü ticari olarak elde etmesi ve söz konusu testleri yaptırması mümkündür. Diğer yandan laboratuar testleriyle tespit edilebilir özellikler ile sadece özel tercihler ile ortaya çıkarılabilir içsel özellikler ayrı tutulmalıdır. Örneğin bir ürünün sadece belirli bir elektrik alanı altında gösterdiği davranış standart laboratuar testleriyle tespit edilemez ve ancak bilinçli tespit edilmiş tercihlere dayalı test parametrelerinin varlığında ortaya çıkar. Başka bir deyişle doğada var olduğu yüzyıllardır bilinen veya piyasada ticari olarak yer alan bir malzemenin hala bilinmeyen ve sadece özel fiziksel koşullarda kendini gösteren kimi içsel özellikleri henüz bilinmemektedir. Bu durumda bu özelliklerin kamuya açıldığı ve patent başvurularının yeniliğine karşı kanıt olarak kullanabileceği söylenemez (EPO İnceleme Kılavuzu, G-IV, 7.2.1).

Avrupa Patent Sözleşmesi üzerinde tartışma yapılacak olursa birinci ve ikinci tıbbi kullanım Md. 54(2)’de tanımlanmış patent istemlerinin yenilik vasfı taşıması koşuluna getirilmiş bir istisnadır. Bu istisna aslında kamuya açılmış bir bileşiğin tıbbi bir kullanım özelinde tekrar patentlenebilmesine olanak sağlar. Bu durumun tipik örnekleri ilaç olarak istemlerde tanımlanan bileşikler olarak gösterilebilir. Buna göre Avrupa Patent Sözleşmesi Md. 54(2)’de tanımlanan yenilik şartına aykırı biçimde bilinmekte olan bir ürünün tıbbi kullanım özelinde tekrar koruma altına alınmasına izin verilmektedir. Bu durum Avrupa Patent Sözleşmesi Md. 54(4)’te tanımlanmıştır. Diğer yandan söz konusu ürünün başkaca tıbbi etkileri bulunursa bunlar da söz konusu etkinin de istemde tanımlanması ve istemin bu etki ile sınırlandırılması koşuluyla ikinci tıbbi kullanım adı altında korumaya alınabilir. Söz konusu ikinci tıbbi kullanım ise Avrupa Patent Sözleşmesi Md. 54(5)’te tanımlanmış bulunmaktadır.

Bilinen bir madde veya kompozisyonun yeni bir teknik etkisi keşfedilirse bu kapsamda tescil söz konusu olabilir (Yüksek Temyiz Kurulu kararı G2/88). Böyle durumlarda örneğin yıllardır bilinmekte olan söz konusu maddenin ya da kompozisyonun yeni keşfedilen teknik etkisinin söz konusu madde bilindiği için patentlenemeyecek olduğu kabulü terk edilmektedir (Yüksek Temyiz Kurulu kararı G1/92).

Avrupa Patent Sözleşmesi üzerinden tartışma yapılacak olursa Md. 54(4) ve (5)’te tanımlı birinci ve ikinci tıbbi kullanım önemli bir patentlenebilirlik kriteri olan yenilik kriterine getirilen tıp alanına sınırlandırılmış son derece önemli bir istisnala oluşturmaktadır. İngilizce istemler genel format olarak “X for use as a medication”, yani ilaç olarak kullanıma sahip X (birinci tıbbi kullanım) ve “X for use as a medication for treating disease A”, yani A hastalığının tedavisinde kullanıma sahip X (ikinci tıbbi kullanım) şeklindedir.
Piyasada yer alan bir ürünün dışsal özellikleri kamuya açılmıştır ve bir patent başvurusunun yeniliği aleyhine kanıt olabilir. Bir ürünün ticari olarak piyasaya sunulması toplumun söz konusu ürüne ait tüm teknik bilgilere sahip olması anlamına gelir. Ancak piyasaya sunma durumunun aksine örneğin bir fuarda sergilenme durumunda öne çıkan ölçütler değişmektedir. Bu noktada kamunun ürünün tüm teknik özelliklerini öğrendiği kabul edilemez. Ürünün sadece laboratuvar testleriyle tespit edilebilen veya sadece dışarıdan gözlemle örneğin parçalarına ayırmadan anlaşılamayacak özellikleri kamuya açılmamıştır ve dolayısıyla bunlar bir patent başvurusunun yeniliğine karşı kullanılamaz (EPO İnceleme Kılavuzu, G-IV, 7.2.1). Diğer yandan ürünün sadece özel test tercihleriyle ortaya çıkarılabilir içsel özellikleri fuar ortamında test söz konusu olmadığından zaten kamuya açılmamıştır.
Bir teknik bilginin kamuya açılmış varsayılması için bilgiye ulaşan kimselerin herhangi bir gizlilik tutma yükümlülüğü altında olmamaları gerekmektedir (EPO Temyiz Kurulu kararları, T1081/01, T482/89). Bilgi kamunun bir parçası olan gizlilik yükümlülüğüne sahip bulunmayan tek bir kimsenin erişimindeyse kamuya açılmış kabul edilir ve patent başvurularının yeniliğine karşı kanıt teşkil edebilir. Örneğin piyasada herhangi bir şarta tabi olmaksızın satışı yapılan bir ürünün alıcıları herhangi bir gizlilik yükümlülüğüne girmez.
Gizlilik yazılı bir sözleşme ile sabitlenmiş olması gereken bir olgu değildir (EPO Temyiz Kurulu kararı T830/90). İlgili Avrupa Patent Ofisi Temyiz Kurulu’nun T830/90 yorumuna göre taraflar arasında yapılan toplantı öncesi yazılı bir gizlilik sözleşmesi yapılmasa dahi eğer taraflar toplantı içeriğinin gizliliğini anlıyor ve algılıyorlarsa gizlilik sözleşmesi tesis edilmiş demektir. Aynı biçimde ortak menfaatlere sahip ve birlikte teknik bir geliştirmenin arifesinde bulunan tarafların arasında gerçekleşen bir iş toplantısında sözlü olarak ifade edilen bir gizlilik niyeti ilgili teknik bilginin kamuya açılmamış varsayılmasını sağlar. Aynı şekilde toplantıda yer alan gizli olarak damgalanmış bir teknik çizim de içeriğin gizli olduğunu kanıtlayabilir.

İlgili Avrupa Patent Ofisi Temyiz Kurulu’nun T830/90 yorumuna göre kimi kimseler doğaları gereği kamunun bir parçası kabul edilmezler. Örneğin bir şirketin şirket sınırları içerisindeki çalışanları adı konmamış bir gizlilik yükümlülüğü altında kabul edilir ve ilgili teknik bilgilerin dışarı taşınması halinde yeniliği ortadan kaldırma etkileri yok kabul edilir. Örneğin aynı şekilde askeri üslerde yer alan personelin de adı resmiyete dökülmemiş bir gizlilik yükümlülüğü altında olduğu kabul edilir.

Avrupa Patent Sözleşmesi üzerinden tartışma yapılacak olursa birden fazla firma arasında teklif verme aşaması ve ortak AR-GE çalışmaları ilgili Avrupa Patent Ofisi Temyiz Kurulu’nun T830/90 dosya numaralı yorumuna göre yazılı olmayan gizlilik akdi kapsamında değerlendirilmiştir. Aynı şekilde taşeronluk anlaşmaları (EPO Temyiz Kurulu kararı T799/91) ve test amaçlı olarak veya prototip elde etmek üzere yapılan çalışmalar (EPO Temyiz Kurulu kararı T906/01) yazılı olmayan gizlilik anlaşması kapsamında değerlendirilmektedir.

İki taraf arasında yer alan gizlilik anlaşmasının son bulma tarihinin gelmesi teknik bilginin o tarih itibariyle hemen kamuya açıldığı anlamına gelmez. Söz konusu bilginin kamuya aktarıldığı belirli bir faaliyet (örneğin makale) gerekmektedir (ilgili Avrupa Patent Ofisi Temyiz Kurulu’nun T1081/01 dosya numaralı yorumu).

Aynı şekilde bir yayıncıya ilgili teknik verileri yayınlaması için verilmiş bir izin verileri derhal kamu malı yapmaz. Yayıncının söz konusu verileri yayınlamış olması gerekmektedir (ilgili Avrupa Patent Ofisi Temyiz Kurulu’nun T842/91 dosya numaralı yorumu).

Bilgiye erişen kimsenin teknik bilgiye sahip olan taraf ile herhangi bir özel hukuki ilişki içinde bulunması (danışman, taşeron, çalışan vs.) bilginin kamu malı niteliği kazanmasını önler (ilgili Avrupa Patent Ofisi Temyiz Kurulu’nun T1081/01 dosya numaralı yorumu).
Teknik bilginin kamu malı haline gelerek üçüncü tarafların patent başvurularına karşı yeniliği ortadan kaldırıcı atıf niteliği kazanabilmesi için kamu tarafından pratikte erişilmiş olması gerekmez. Daha açık bir ifadeyle kamunun erişme imkanının mevcut olması bilginin kamuya açılmış kabul edilmesi için yeterlidir. Bir belgenin, yeni olup olmadığı araştırılan patent başvurusunun başvuru tarihinden önce kamunun erişimine açık olması yeniliğe karşı kanıt olarak kullanımına izin verir.
Bir belgenin, yeni olup olmadığı araştırılan patent başvurusunun başvuru tarihinden önce kamunun erişimine açık olması yeniliğe karşı kanıt olarak kullanımına izin verir. Söz konusu belgenin erişime açık olmakla birlikte pratikte herhangi bir kimsece erişilip erişilmediği önemsizdir (ilgili Avrupa Patent Ofisi Temyiz Kurulu’nun T444/88 dosya numaralı yorumu).
Bir kütüphanede yer alan bir kitabın belirli bir günde erişime açık olması tekniğin bilinen durumuna dahil olduğu anlamına gelir. Kamudan herhangi bir kimsenin söz konusu kitabın erişimde olduğundan haberdar olup olmaması veya pratik olarak kitabı kütüphaneden alıp almaması önem arz etmez (ilgili Avrupa Patent Ofisi Temyiz Kurulu’nun T381/87 dosya numaralı yorumu). Diğer yandan bilgiye erişmiş olan kimsenin bilgiyi başka kişilere dağıtıp dağıtmadığı araştırma konusu değildir.

Bilginin kamuya açılmış kabul edilmesi için gerekli minimum bir kişi sayısı yoktur (ilgili Avrupa Patent Ofisi Temyiz Kurulu’nun T165/96 dosya numaralı yorumu).

Avrupa Patent Sözleşmesi üzerinden tartışma yapılacak olursa teknik bilginin kamuya açılmış kabul edilebilmesi için kamu tarafından anlaşılabilmesi gerekir. Tartışma konusu durum kamu olarak varsayılan kimse ya da kimselerin Avrupa Patent Sözleşmesi Md. 83’te tanımlı bulunan teknik konuda uzman bir kimse olarak mı, yoksa teknik konuda bilgisi olmayan herhangi bir kimse olarak mı kabul edileceğidir. Md. 83 uyarınca buluş konu hakkında uzman bir kimse tarafından uygulamaya konabilecek kadar açık ve net olarak ifade edilmelidir.

Teknik bir bilginin kamuya açılmış kabul edilip edilmeyeceği konusundaki değerlendirmede ana ölçüt bilgiye erişen kimsenin bilgiyi üçüncü kişilere iletip iletemeyeceği yani üçüncü kişilere dağıtılabilirlik şartına sahip olup olmadığıdır (ilgili Avrupa Patent Ofisi Temyiz Kurulu’nun T877/90 dosya numaralı yorumu). Avrupa Patent Sözleşmesi Md. 54(2) kamunun teknik yeterliliği ve eğitim durumu hakkında açık bir ifade kullanmamaktadır.

Teknik bir bilginin kamuya açılmış kabul edilip edilmeyeceği konusundaki değerlendirmede ana ölçüt bilgiye erişen kimsenin bilgiyi üçüncü kişilere iletip iletemeyeceği yani üçüncü kişilere dağıtılabilirlik şartına sahip olup olmadığıdır (ilgili Avrupa Patent Ofisi Temyiz Kurulu’nun T877/90 dosya numaralı yorumu). Ancak teknik bilginin kalıcı olarak kamuya açılması halinde (örneğin yayınlanan bir kitap veya makale durumunda ya da ticari satış durumunda) bu kriter geçerli değildir. Zira bu durumda kamu içerisinde bilgiyi başka kimselere iletebilecek teknik yeterlilikte bir kimsenin mutlaka bulunacağı kabul edilir.

Ancak bilginin kamuya kısa soluklu yani geçici olarak açılması halinde (ürünü kamu önünde kullanım, seminer, tartışma, söyleşi, sohbet) dikkate alınacak ölçü kamudan bir kimsenin erişim imkanına sahip bulunup bulunmadığı ve teknik bilgiyi üçüncü taraflara aktarıp aktaramayacağıdır. Bu durumda sorgulanan iki kriter erişilebilirlik ve dağıtılabilirliktir. Bu durum özellikle sözlü açılamalar halinde önem kazanmaktadır (ilgili Avrupa Patent Ofisi Temyiz Kurulu’nun T877/90 dosya numaralı yorumu).

Avrupa Patent Ofisi’nin patent arama arayüzü olan espacenet.com sitesi ücretsiz patent araştırmalarına imkan verir. Avrupa Patent Sözleşmesi üzerinden tartışma yapılacak olursa Md. 54(2) altında bilinen teknik belgelerinin incelenmesi sırasında patent yayınları geleneksel anlamda yazılı olarak yayınlanan belgeler olduklarından içlerinde yer alan teknik içeriğin anlam derecesi dışında otantik olup olmamalarına dair özel bir analize tabi tutulmazlar. Bunun nedeni bir patent yayınının uluslararası normlarda kabul görmüş güvenilir bir yapıda bulunmasıdır. Bir başka deyişle patent yayınlarının birbirinden bağımsız taraflarca doğruluğu denetlenebilir oldukları kabul edilir. Yazılı yayınların kanıt vasfı ya fiziksel olarak mevcut bulunmaları itibariyle teslim edilir ya da resmi olarak görevlendirilmiş patent otoritelerince basılmalarından kaynaklanır Bu bakımlardan ötürü yazılı bir yayının otantik olup olmamasından ziyade içeriği öne çıkar.

Ülkemizde bazen dava dosyalarına giren patent yayınları davanın taraflarınca otantik olmama iddiasıyla kanıt olarak kabul edilmemektedir. İnternet’ten baskısı alınan ve örneğin EPO (Avrupa Patent Ofisi) veya USPTO (ABD Patent ve Marka Ofisi) tarafınca basılan patent yayınlarının İnternet kopyaları orijinal kopyalarından farklı değildir. Dolayısıyla bir dava dosyasına giren ve EPO veya USPTO gibi patent ofislerince basıldığı ilgili ofislerin sitelerinde davanın diğer taraflarınca bireysel olarak onaylanabilen yayınlar otantik kabul edilir.

Önceki teknik belgesinin bir kitap olması durumunda söz konusu kitabın yayın tarihi yenilik incelemesinde belirleyicidir. Kitabın gerçekten öngörülen tarihte yayınlanıp yayınlanmadığı konusunda yayıncı veya bir şahidin sözlü veya yazılı beyanı gerekebilir (ilgili Avrupa Patent Ofisi Temyiz Kurulları’nın T729/91 ve T381/87 dosya numaralı yorumları).

Önceki teknik belgesinin bir mektup olması durumu bir patent başvurusunun yeniliğine karşı ortaya çıkabilecek yazılı kanıt hallerinden birisidir. Daha açık bir ifadeyle bir patent başvurusunun buluş sahibi sıfatını taşıyan kimse buluşunu başvuru gerçekleşmeden önce mektupla üçüncü bir tarafa açıklamış olabilir. Eğer mektubun alıcısı mektuptaki içeriğin kişiye özel olmayıp daha başka taraflara özgür biçimde açıklanabilir nitelikte olduğu izlenimi ediniyorsa mektubun içeriği yenilik karşıtı önceki teknik belgesi olabilir.

Avrupa Patent Sözleşmesi üzerinden tartışma yapılacak olursa doğal olarak yenilik karşıtı bir yazılı referans olarak bir mektup Avrupa Patent Ofisi’nin patent araştırmasında tespit edilemeyecektir. Ancak söz konusu mektup prosedürün daha ileri aşamalarında (örneğin itiraz prosedürü sırasında itiraz sahibi tarafından) açığa çıkarılabilir. Bu durumda mektubun alıcısının gizlilik yükümlülüğü ile bağlı bulunup bulunmadığı, mektubun gerçekten alıcısına ulaşıp ulaşmadığı, ulaşma tarihi ve alıcısının gizlilik yükümlülüğü ile bağlı bulunmaması halinde mektubu gizlilik yükümlülüğü altında bulunmayan başkaca kimselere gösterip göstermediği gibi hususların Avrupa Patent Ofisi nezdinde ispatı gerekmektedir. Diğer yandan bir mektubun ihtivası sadece bir alıcıya gönderilmek üzere postaya verilmekle veya bir posta kutusuna yerleştirilmekle kamuya açılmış sayılmaz. Mektubun gerçek anlamda alıcısına ulaşması gerekir (ilgili Avrupa Patent Ofisi Temyiz Kurulu’nun T381/87 dosya numaralı yorumu).

Avrupa Patent Sözleşmesi üzerinden tartışma yapılacak olursa bilinen teknikte bir patent başvurusunun yenliğine karşı kanıt niteliğindeki referansın sözlü bir kamuya açılma olması durumu daha özel koşullara tabidir.

Teknik bilgi bir ders, bir sohbet ya da sesli yayın (Radyo, TV ya da CD, kaset vs. gibi sesli içerik taşıyıcıları) aracılığıyla koşulsuz biçimde kamuya açıldıysa bir patent başvurusunun yeniliğine karşı kanıt niteliğinde kabul edilebilir (Avrupa Patent Ofisi İnceleme Kılavuzu G-IV, 7.3.1). Bilinen teknik referansının sözlü bir açıklama olması halinde geleneksel yazılı referanslar için çoğunlukla doğru varsayılan kamuya açılma tarihi ve kamuya açılan teknik ihtivanın miktarı tartışmalı duruma gelmektedir (ilgili Avrupa Patent Ofisi Temyiz Kurulu’nun T1134/06 dosya numaralı yorumu).

Avrupa Patent Sözleşmesi üzerinden tartışma yapılacak olursa bilinen teknik referansının sözlü bir açıklama olması halinde geleneksel yazılı referanslar için çoğunlukla doğru varsayılan kamuya açılma tarihi ve kamuya açılan teknik ihtivanın miktarı tartışmalı duruma gelmektedir (ilgili Avrupa Patent Ofisi Temyiz Kurulu’nun T1134/06 dosya numaralı yorumu).

Bu noktada sözlü olarak kamuya açıldığı iddia edilen teknik ihtivaya ilişkin “Kamuya açılan tam olarak nedir?”, “Ne zaman açılmıştır?” ve “Hangi koşullar altında açılmıştır?” sorularının cevaplandırılması gerekir (ilgili Avrupa Patent Ofisi Temyiz Kurulları’nın T328/87 ve T93/89 dosya numaralı yorumları). Bu sorular daha ayrıntılı biçimde Avrupa Patent Ofisi İnceleme Kılavuzu G-IV, 7.3.3’te açıklanmaktadır:

a) Sözlü açıklama ne zaman gerçekleşmiştir?
b) Sözlü olarak açıklaması yapılan tam olarak nedir?
c) Sözlü açıklama gerçekten kamunun önünde mi gerçekleşti?

Yukarıda yer alan sorulardan c) sorusunun cevabı açıklamanın bir sohbet veya bir konferansta sunum olması, bir fabrikada ya da kamuya açık bir toplantı salonunda gerçekleşmesine göre değişiklik gösterebilir. Bu durumda gizlilik yükümlülüğü altında bulunan kimseler önünde yapılan açıklamalar yenilik karşıtı kanıt olarak kullanılamaz (Avrupa Patent Ofisi İnceleme Kılavuzu G-IV, 7.3.2).

Avrupa Patent Sözleşmesi üzerinden tartışma yapılacak olursa ön kullanım bir Avrupa patent başvurusunda bir isteme konu olan teknik unsurların söz konusu başvurunun geçerli tarihi öncesinde kamu önünde kullanılmış olması anlamına gelir.

Önceki kullanım bir Avrupa patent başvurusu istemlerinden birinde tanımlı ürün, yöntem veya kullanımın yeniliğini farklı biçimlerde ortadan kaldırabilir. Örneğin önceki kullanım bir malın üretimi, pazarlanması, kamu önünde çalıştırılması, müşterilere teklif verilmesi biçimlerinde olabilir.

Bir bilinen teknik referansı olarak ön kullanım yenilik karşıtı kanıt olabileceği gibi buluş basamağı analizlerinde ve hatta bir buluş basamağı analizinde başlangıç belgesi olarak da kullanılabilir. Başlangıç belgesi özet olarak konu hakkında uzman kabul edilen teknik kimsenin istem konusu unsurlara söz konusu unsurlardan bihaberken ulaşıp ulaşamayacağının değerlendirilmesi aşamasında ilk önce dikkate alacağı başlangıç belgesidir. Söz konusu başlangıç belgesi uzman kimsenin araştırarak ulaşıp ulaşamayacağı sorgulanan belge değil, problem-çözüm yaklaşımında kendisine sunulan ve analizin başlatıldığı belgedir. Bu yaklaşım aşağıda kısaca özetlenmiştir.

Önceki kullanım biçiminde gerçekleşen kamuya açılmalar bir Avrupa patent başvurusunda tanımlı bulunan bir istemin yeniliğini ortadan kaldırabileceği gibi söz konusu istemin buluş basamağı yönünden incelenmesinde en yakın bilinen teknik belgesi de olabilir. Buluş basamağı analizi temel prensibi itibariyle bir istemde tanımlı teknik öğelere en yakın bilinen teknik belgesinin söz konusu isteme göre barındırmadığı eksik özelliğin tespiti ve bu özelliğin varsa o bilinen teknik belgesindeki muadil özelliğe göre teknik etkisinin ve bu teknik etkinin çözdüğü teknik problemin belirlenmesi adımlarını içerir.

İstemdeki fark özelliğin çözdüğü teknik problem tespit edildikten sonra aynı teknik probleme işaret eden aynı teknik alandaki diğer belgelerin konu hakkında uzman kimsece değerlendirilebileceği varsayılır. Konu hakkında uzman kimsenin bu diğer belgelere/kamuya açılma hallerine eğilmesi ve bunları değerlendirebilmesi için kimi yol göstericilere ihtiyaç vardır. Örneğin en yakın belgenin yanında uzman kimsenin değerlendirmeye alabileceği ikinci belgenin aynı teknik sınıfta veya en yakın belgenin teknik sınıfına komşu bir teknik sınıfta olması gerekir. İşte önceki kullanım halinin bir buluş basamağı problem-çözüm değerlendirmesinde en yakın bilinen teknik belgesi değil de ikinci belge olarak kullanılması halinde konu hakkında uzman kimsenin neden bu belgeyi değerlendirmeye alacağı tartışması dikkate alınmaz ve uzman kimsenin önceki kullanımdan haberdar olacağı varsayılır. Önceki kullanım içeren kanıt kombinasyonlarında önceki kullanıma tanınan bu avantaj varlığının tespit edilmesi için uygulanan kriterlerin katılığından ileri gelmektedir.

Önceki kullanımın en yakın bilinen teknik olarak ortaya çıkması durumunda ise zaten konu hakkında uzman kimsenin en yakın teknik belgeyi nasıl bulduğu tartışması buluş basamağı problem-çözüm analizinin bir parçası değildir. Buluş basamağı problem-çözüm analizinde konu hakkında uzman kimsenin rolü en yakın teknik belge biliniyor kabul edilerek kendisine sunulduktan sonra ikinci belgeyi kendi kendine yaratıcı herhangi bir faaliyette bulunmadan bulup bulamayacağı sorusuyla başlar.

Avrupa Patent Sözleşmesi üzerinden tartışma yapılacak olursa önceki kullanımın değerlendirilmesinde sözlü kamuya açılmalarda olduğu gibi “Ne?”, “Ne zaman?” ve “Hangi koşullar altında?” sorularının cevaplanması gerekir (ilgili Avrupa Patent Ofisi Temyiz Kurulları’nın T328/87 ve T93/89 dosya numaralı yorumları).

Avrupa Patent Ofisi İnceleme Kılavuzu G-IV, 7.2 önceki kullanım savlarının Avrupa patenti itiraz prosedüründe ortaya çıkması halinde İtiraz kurulunun izlemesi gereken yolları açıklamaktadır. Önceki kullanım durumunda açık olarak ortaya çıkarılması gereken ayrıntılar:

(i) Önceki kullanımın tarihi ilgili Avrupa patent başvurusunda ilgili istemin geçerli tarihinden önce midir?
(ii) İlgili istemdeki özellikler ile önceden kullanım konusu yapılmış özelliklerin benzerlik derecesi nedir?
(iii) Önceki kullanıma ait diğer detaylar nelerdir? Örneğin kullanımın türü (satış, pazarlama, sergileme) ve yeri (üniversite, fabrika, askeri üs, fuar) nedir?

Genel olarak önceki kullanım nedeniyle bir Avrupa patent başvurusunun yeniliğinin tehdit konusu olması T952/92 Temyiz kurulu yorumunda tanımlı adımların sorgulanması yoluyla gerçekleşir.

1. Kamuya açılma gerçekleşti mi? Bu sorunun cevabı T1081/91 Temyiz Kurulu yorumunda tanımlı üç koşulun cevabına göre değerlendirilir.

a. En az bir kişinin erişimi var mıydı?

b. Erişimi olan en az bir kişi Avrupa patent başvurusunda istem konusu yapılan ve söz konusu bu başvurudan önce gerçekleşen kullanımda da bulunan teknik özellikleri anlayabildi mi?

c. Söz konusu en az bir kişinin gizlilik yükümlülüğü var mıydı (T482/89)?

2. Kamuya açılan teknik bilgi tam olarak nedir (G1/92)?

Hemen üstte verilen G1/92 Yüksek Temyiz Kurulu yorumuna göre bir bilginin kamuya açılmış kabul edilebilmesi için analiz edilebilirliği mümkün olmalıdır.

İnternet üzerinden gerçekleşen kamuya açılmalar Avrupa Patent Sözleşmesi’nde (EPC) Md. 54(2) ve aynı zamanda Patent İşbirliği Anlaşması’nda (PCT) Md. 33(2) (PCT Uluslararası Araştırma ve Ön İnceleme Kılavuzu, 11.13) kapsamında bilinen tekniğe dâhildir ve yeniliği ortadan kaldırmak için kullanılabilir.

Avrupa Patent Sözleşmesi üzerinden tartışma yapılacak olursa sözlü kamuya açılma hallerinin niteliklerinin sorgulandığı (ilgili Avrupa Patent Ofisi Temyiz Kurulları’nın T328/87 ve T93/89 dosya numaralı yorumları) “Ne?”, “Ne zaman?” ve “Hangi koşullar altında?” soruları İnternet üzerinden kamuya açılma durumlarında da aynen geçerlidir.

Diğer yandan İnternet üzerinden gerçekleşen kamuya açılmalarda ek bazı incelemeler de söz konusu olabilir. Bu incelemeler özellikle İnternet’teki bilginin güvenilirliği üzerinedir. Örneğin bilginin nasıl elde edildiği, yayın tarihi, yayın tarihinden itibaren erişim tarihine kadar hangi şartlarda kayıtlı tutulduğu ve hiç değiştirilip değiştirilmediği soruları öne çıkabilir (PCT) Md. 33(2) (PCT Uluslararası Araştırma ve Ön İnceleme Kılavuzu, 11.13).

İnternet’te yer alan bilginin yayınlanma tarihinin ve içeriğinin güvenilirliği mantıklı her türlü kuşkuyu boşa çıkaracak denli kanıtlanabilir olmalıdır (ilgili Avrupa Patent Ofisi Temyiz Kurulu’nun T1134/06 dosya numaralı yorumu).

İnternet yayıncısının güvenilir bir üne sahip olduğunun kabul konusu olması hallerinde yayın tarihinin güvenilirliği sorgusundan vazgeçilebilir. Örneğin yazılı olarak yayınlanacak içeriklerin elektronik versiyonlarını yayınlayan bir web sitesinde belirtilen yayın tarihleri inceleme olmaksızın doğru kabul edilebilir.

İnternet üzerinden kamuya açılmaların önemi bazı verilerin sadece İnternet üzerinden kamuya açılmış olmasından ileri gelmektedir. Sadece İnternet’te yer alan bir bilinen teknik referansının bir Avrupa başvurusunun yeniliğine karşı kullanılması söz konusu verinin İnternet’te yayınlanmasına özel niteliklerinin netleştirilmesi ile mümkün olabilir. Sadece İnternet’te yer alan teknik ihtivaya örnek olarak çevrimiçi kılavuzlar ve video oyunları benzeri yazılımlar için kılavuzlar sayılabilir (Avrupa Patent Ofisi İnceleme Kılavuzu G-IV,7.5).

Yayın tarihinin net olarak belirlenmesinde dikkate alınacak iki unsur bulunur. Bunlardan ilki İnternet’te ilgili web sitesinde yer alan tarih bilgisinin doğruluğunun sorgulanmasıdır. İkinci husus ise söz konusu teknik ihtivanın gerçekten kamuya açılıp açılmadığıdır. Web sitelerinin genelde yayın tarihi bilgisini özel olarak açıklamaması, kolayca güncellenmelerinin mümkün olması ve güncelleme geçmişinin arşivlendiği bir veri tabanının çoğu zaman bulunmaması İnternet’i kuşkulu bir kaynak yapmaktadır (Avrupa Patent Ofisi İnceleme Kılavuzu G-IV, 7.5.1).

 

İnternet’te yer alan teknik ihtivanın sadece belirli bir zümre için erişilebilir olması (örneğin sadece üyelik bedeli ödeyenler) bilginin kamuya açılmış kabul edilmesine engel olmaz. Aynı durum bir kitap satın almakla eşdeğer görülebilir. Üyelik ücreti veya şifre kullanımını şart koşmamakla birlikte bir web sitesinin kamuya açılmış kabul edilebilmesi için prensip olarak kişiye özel olarak erişilebilir, yani gizlilik altında olmaması yeterlidir.

Gizlilik durumuna ilişkin olarak bir kimsenin kendi bilgisayarındaki bilgilere bir yazılım üzerinden uzaktan erişebilmesi için bilgilerin şifrelenmiş biçimde İnternet’e yüklenmesi örnek gösterilebilir. Bu durumda gizlilik ortadan kalkmadıkça bilgilerin kamuya açıldığı söylenemez.

Yasa koyucu açısından yenilikle ilgili düzenlemelerin felsefesi açıktır. Bunlardan ilki patentleme sürecini kontrol edilebilir bir düzeyde kurallara bağlayarak patent isteme hakkının sahibini ortaya koymak ve bunun yanında çift patentlemenin önüne geçmektir. ABD ekolünde patent sistemi “ilk buluşçu patent hakkını alır” ve 2011 düzenlemesiyle “ilk bulanlar arasında ilk başvuran patent hakkını alır”, şeklindeyken aksine Avrupa’da “ilk başvuran patent hakkını alır” mantığına dayandığından yenilik irdelemesi özel bir öneme sahiptir. Bu noktada bütün gayret yeni olup olmadığı sorgulanan bir tekniğin önüne yeniliğe karşı engel olarak çıkarılan belgelerin teknik ihtivasını ve tarihini netleştirmeye yöneliktir.

Avrupa Patent Sözleşmesi üzerinden tartışma yapılacak olursa bu gayretin sonucu Temyiz Kurulları birçok farklı örneği çalışarak geniş bir içtihat oluşturmuştur. Özel ihtilaf alanları klasik yayınların aksine tarihi sorgulanmaya daha açık önceki kullanımlar şeklindeki kamuya açılmalardan oluşmaktadır. Aynı şekilde İnternet kaynakları da tutarlılığı bakımından yeni metodolojilerle test edilmeye başlanan bir kamuya açılma türünü teşkil etmektedir.